Bu imza kampanyası at izi ile it izinin sıklıkla birbirine karıştığı güzide ülkemizde bizim camiamızın da bu atmosferden ne denli etkilendiğini maalesef açıkça gözler önüne seriyor. Üzerine neredeyse imza metni ile hiç ilgisi olmayan bir şekilde "özü inkar, nankörlük, ukalalık, had bilmezlik, eziklik, bilgisizlik" gibi yaftalamalarla konuyu bilinçli olduğu son derece belli olan çarpıtma amaçlı açıklamalar gerçekten ortada bir kuyruk acısı olduğu izlenimini kuvvetlendiriyor. Eğer gerçekten ustalıktan bahsediyorsak zaten akıllı her insan bilir ki gerçek "usta"lık belge ile olmaz. Onlar zaten ustadırlar. Ve saygınlıkları siz ne derseniz deyin, ne yaparsanız yapın aynı kalacaktır. Zaten gerçek ustalar yetiştirdikleri "çırak"ların haklarını savunmaktan gocunmazlar. Tam tersine onları hakettikleri yerlerde görmek ve hatta kendilerini geçtiklerini görmek isterler. Gerçek bir eğitimcinin,gerçek bir ustanın motivasyonu bunun üzerine kuruludur.
İmza metnini doğru düzgün okumayı becerebilen herkes bahsi geçen konunun bir hak mücadelesi olduğunun, aldıkları akademik eğitimin karşılığını isteyen insanların meslek mücadelesi olduğunun ve amacın hiçbir gerçek "usta"yı küçük görmek ya da aşağılamak olmadığının farkına varacaktır. Zira imzacı listesine şöyle bir göz attığınızda bahsini ettiğim "usta"ların da adlarına yakışır şekilde konservatuar mezunu kardeşlerine imzalarıyla destek olduğunu görebileceksiniz.
Ha gelelim bu ağdalı edebiyatları ile olayı bambaşka noktalara çekip çarpıtmak isteyenlere...Biz bir avuç insanız. Biz bizi biliriz. Bu ağdalı laflar ortada dönen rantın, su başlarını tutup da, gencecik mezunları kendilerine el pençe divan edip, kendisinden icazet almayana çalıştırmak için okul vermeyen mafyatik "usta"ların ve onların kirli ilişkilerinin üstünü ört bas etmeye yetmeyecek. Artık haklı olanlar konuşsun.
Gerçek ustalara sonsuz saygıyla...

#61: KIZMAZ - bir rant hikayesi...

DEĞERLİ ARKADAŞLAR ,Tartışma platformunda gözlemlediğim yazılar içerisinde sanırım en olumlusu' kızmaz' rumuzlu arkadaşımızın,kendisini kutluyorum,ben 1973 yılından beri Türk Halk Oyunlarına gönül ve emek vermiş biri olarak bu tartışmalara hiç katılmamama rağmen yazma gereğini hissettim,1980 yılından beri nacizane eğitmenlik yapmaktayım,yaptığımız değerli uğraşın öğrencilik,eğitmenlik hakemlik yani tabiri caiz ise her alanıyla ilgilenmiş biri olarak konservatuarda okuyan arkadaşlarımıza katılmamak mümkün değil ve kızmaz rumuzlu arkadaşımızın dediği gibi zaten oradaki insanlarında gerçek alaylılara saygısızlık etmek amacında olmadıklarının bilincindeyim,32 senedir eğitmenlik yapmaya çalışan ben de,tanıdıkları sayesinde belge almış insanlarla aynı konumda olmaktan rahatsızım,ama genel anlamda alaylı ve mektepli olarak işlerini gerçekten iyi yapan arkadaşların zaten birbirleriyle sorunları olabileceğini düşünmüyorum.Aslında özetleyecek olursam kimsenin işini doğru yapan ALAYLILARLA veya MEKTEPLİLERLE değil Her iki taraftada sorun olduğuna inandığım ALAY EDİLENLERLEDİR.Yani Kısacası 3'e ayrımak mümkün ALAYLILAR ,MEKTEPLİLER,ALAYEDİLENLER.Saygılarımla