Genç Akademisyenlerden Başbakan'a Yanıt

Evrensel Agnostik

/ #281 Son dönem hakkında

2012-02-11 10:22

Tehlike gittikçe büyüyor. Son dönemde yaşanan olaylar da gösteriyor ki bu ülke diktatörlükle yönetilmeye başlandı. Bağımsız devlet olamadık hep dışa bağımlı bir devlet olduk, Korporatizm ve daha niceleri bizi birçok yere bağlı bir iştirak haline getirdi. Hiyerarşi geleneksel yapıyla birebir bağlıdır. Geleneksel Türk aile yapısındaki diretme, dindar gençlik yetiştirme, asi gençlik istememe hep bu hiyerarşik düzeni dolayısıyla daha makro-hiyerarşik düzenleri korumaya yönelik bir tutumdur. İtaatkâr, anne babasının sözünden çıkmayan genç bireyler özgürlüklerini kaybederler. Evrensel olarak (hayır küresel değil, küreselleşme tamamen dünyanın bir "pazar, piyasa, market" olarak görülmesinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.) korunması, korumamız gereken değerler vardır ve bu değerlerin tanımını yaparken bile öyle geniş tanımlamalıyız ki herkes için ortak ve kabul edilebilir olsun. En önemli değerler özgürlük, vicdan ve irade özgürlüğü... Hiç kimsenin özgürlüğüne halel getirmeden kendi özgür iradenle, hiç kimsenin etkisi altında kalmadan kendi fikirlerini, kararlarını gerçekleştirebilmek... Ateist, Agnostik, Müslüman, Hıristiyan, Yahudi, Ermeni, Bosnalı, Kürt, Türk, Türkiyeli, siyah-beyaz, güzel-çirkin, zengin-fakir herkesin ortak bir noktası var: İnsanlık... İktidar sahipleri (çok dar düşünülmemeli bu kavramın yanında gizli iktidar da var dünyayı yöneten "gizli" güçler masonlar, silah üreticileri, uyuşturucu sektörü ve kadın ticareti de unutulmamalı. Siyaseti yöneten asıl iktidar sahipleri bunlardır. Devlet liderleri birer kukladır ama bizim lider biraz daha akıllı! çıktı kendi çıkarları için hem Avrupa Birliğine hem IMF'ye taviz vermesi yetmiyor bir de kendi halkına zulüm ediyor zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapıyor ve sokaktaki evsiz çocuk üzerinden bile kendini haklı çıkarmaya çalışıyor. Son birkaç gündür kar yağıyor hava sıcaklığı sıfır santigrat dereceye yakın. Bu soğuklarda kalın montunu giyip otobüs durağına kadar giderken bile ne kadar çok üşüyoruz değil mi? Ben bu soğukta durak kenarlarında kıvrılmış çocuklar gördüm eminim hiçbir çocuk asilik marjinallik yapacağım diye incecik kıyafetlerle ısınmak için otobüs duraklarının bir kenarına kıvrılmaz... Biraz uzattım biliyorum çok sıkkın canım bu olaylardan ve ülkenin nereye gittiğini çok iyi biliyorum olacak olayları kestirmek o kadar da zor değil. Niyet kötü olunca olaylar farklı da olsa sonuç her zamanki gibi yine aynı olacak... Lafı çok uzattım son olarak bir iki şey daha söyleyip bitireceğim. Bu fantastik olaylardan ikisi gidişatın ne yönde olduğuna dair ibret verici ipuçları veriyor: Birincisi Genel Sağlık Sigortası (Herkesin okumasını tavsiye ettiğim bir rapor var burada da paylaşmak istiyorum izninizle http://www.bagimsizsosyalbilimciler.org/Yazilar_BSB/BSB2006_Final.pdf) Bu rapor 2006 yılında yayınlandı rapor başlığı "IMF GÖZETİMİNDE ON UZUN YIL, 1998-2008: FARKLI HÜKÜMETLER, TEK SİYASET" Bu rapor çok kapsamlı olarak ele alınmış. Gerek AKP olsun gerekse AKP'den sonra gelecek hükümetler olsun IMF, Dünya Bankası, NATO gibi kuruluşların Amerika dışındaki devletlerden kendi çıkarları doğrultusundaki taleplerinin ardı arkası kesilmeyecektir. Bizim Küreselleşmenin olumsuz sonuçlarına karşı mücadele vermemiz gerekiyorken çok saçma sapan bir şekilde içişlerimizle uğraşıyoruz. Bunun da kasıtlı yapıldığını ve dış güçlerin parmağı olduğunu düşünüyorum. Her ülkenin kendine özgü Aşil tendonu vardır. Türkiye'de de var bundan İran, Kazakistan, Rusya, Çin, Avrupa, Asya... Zayıf noktası dini, siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel bunların kombinasyonları olabilir ama dünyayı yönetenler bu zayıf noktaları çok iyi bilerek ajanları vasıtasıyla bu zayıf noktaları tetikliyor maalesef... Ne yazık ki bunları bilmek bir işe yaramıyor değişim istiyorsak bir şeylere bir yerden başlamamız gerekiyor. İnsanlık için tek bir nesil bütün dünyayı değiştiremez ama eğer idealleriniz büyükse bu idealler ve felsefe nesilden nesile aktarılarak devam ettirilebilir. Bizim de bunda bir payımız olsun istiyorsak hiç vakit kaybetmeden elimizden geleni yapmalı, insana yaraşır şekilde yaşamalı, yaşatmalıyız, kişisel çıkarlarımızı artık unutmalı, nefret ve ayrımcılık yerine sevgi ve vicdan sahibi olmalıyız. Eğer bir devlet başkanı, yönettiği devlet her ne yapıda olursa olsun, iyi bir nesil yetiştirmek istiyorsa o çocukların dedelerini, annelerini, babalarını, akrabalarını cehaletten kurtarsın önce... Gençlerin "asi, söz dinlemez, marjinal" olmasının temel nedeni ev ortamı, aile yapısı, yaşadığı yer yani çevresel faktörlerdir. Hepimizin bildiği gibi çevresel faktörler her zaman bizim kontrolümüzde değildir. Hiç kimse annesini babasını seçemez. Özel bir hastanenin tam teşekküllü ameliyathanesinde doğum yapan bir annenin bebeği ile genelev ya da striptiz kulübünde zorla düşük yaptırılan bir annenin bebeği kendi kaderlerini yine seçememiştir... Genel Sağlık Sigortasından nereye geldim yine lafı uzattığım için özür dilerim. Blog yazısı gibi oldu ikinci olayı da anlatayım bitsin :) Yakın zamanda İlker Başbuğ ve daha niceleri tutuklandı. Anayasa'ya göre Anayasa Mahkemesi yetkili yargı mercii olmalıydı ama ne hikmetse savcı ve nöbetçi hâkim İlker Başbuğ'u terör örgütü kurmakla itham ediveriyor ve hikâye başlıyor... Daha doğrusu hikâyenin seyri değişiyor olaylar gelişiyor demek daha doğru. Tutukluyken az kafa yormamışlardır bu tutukluları nasıl yargılasak ne bahaneyle yargılasak diye karar bağımsız bir adalet kürsüsünde değil kuliste verilmiştir hem de kararı verenler bağımsız hâkimler değil başka makamlardır. Özel Yetkili Mahkeme'de yargılanmasının bir sebebi vardır ve saire... Söyleyeceğim çok şey var çok doluyum bu konuda sayfalar dolusu ve yüksek sesle ağız dolusu küfürler etmek istiyorum ama kendimi tutuyorum olabildiğince saygı çerçevesinde yazmaya çalıştım umarım kimse gücenmez yazdıklarımdan. Bu yazıya gelebilecek tepkilerin hepsini biliyorum şimdiden birkaçını söyleyeyim. 1) Benimle yazının büyük bir kısmı üzerinde aynı fikirde olacaksınız, hak vereceksiniz, okurken sizinle taban tabana zıt fikirler de öne sürmüş olsam yine de saygı duyacaksınız çünkü tebrikler siz de bir insansınız ve insanlığınızdan hiçbir şey kaybetmediniz 2) Okuduğu kendisine ve/veya çıkarlarına fazla/zararlı/aykırı gelecek bana karşı aşırı nefret besleyecek 3) Hiçbir tepki vermeyecek hatta yazımı okuma zahmetine bile katlanmadığından yazarın kendisine bile yazısında yer verdiğini hiç bilemeyecek 4) Okuyacak belki sonuna kadar okuyacak hem de ama okuduğunu anlamayacak... Hiçbirini aklı almayacak çünkü daha önce hiç öğrenmemiş, okumamış, adını bile duymamış... Belki ailesi öğrenmesini istemedi daha küçükten başını örttü eline verdi kitabı yallah kuran kursuna belki kendisi istemedi okumak belki çevresi bilemeyiz ama şöyle bir gerçek var dünyanın her yerinde cehalet çok büyük cahil çok insan var ve dünyadaki gizli güçlerin bir denge politikası bu... Kendilerine son derece kaliteli eğitim almış, zeki, IQ'su tavan yapmış "nitelikli, vasıflı" elemanlar seçerken, eğitirken bir taraftan da halkı cahil bırakıyorlar. Türkiye'de AKP'nin seçilmesinin birinci nedeni cehalet. AKP'de bunu çok iyi biliyor. Aldığı oyların nereden geldiğini biliyor. Köyler, kasabalar, ücra köşeler ve kendi söylemiyle "hem modern hem dindar" destekçileri. Nohut, bulgur, kömür, altın, dini söylemler ve sair...